Microsoft Kurumsal tarafı Neden Türkiye’yi doğru yönetemiyor?

Microsoft Kurumsal tarafı Neden Türkiye’yi doğru yönetemiyor?

Valla bu başlığı atarken arkadaşlar 2-3 kere düşündüm. Çünkü biliyorum ki burada iki seçenek çıkacak; ya Microsoft Türkiye’deki arkadaşlardan bazıları bu yazıyı okuyacak ve sitem edecekler, belli kızacaklar bilmiyorum, ya da okumayıp gerçekleri herkesin görmesine itiraz edemeyecekler. Bunu yakında göreceğiz.

Nerden Biliyorum, Nerde Çalıştım?

Şimdi gelelim neler oluyor hayatta. Şöyle bilgi paylaşayım Microsoft dünyasını nerden biliyorum: Tarih Şubat 2011; Casperdan ayrılıp 1 ay işsiz kaldıktan sonra Metis Çağrı merkezinden iş başvurusuna çağırdılar. Çağırdıkları firma Microsoft çağrı merkezi idi. O zamanda Microsoft dünyam Tele Satış İş Ortağı Temsilcisi olarak başladı. Metis Çağrı merkezi efsane bir okul oldu bana. Sonra Metis içerisinde Lisans Telif Hakları Yöneticisi (SAM-BSA ne derseniz artık) bu birimde çalıştım. Sonra Arena Bilgisayar adlı distribütör firmaya geçtim. Microsoft tarafında 528 kayıtlı iş ortağını yönetirken, Arenada yaklaşık 1,5 yıllık sürede 1628 gibi rekor bir iş ortağı sayısına “Tek başıma” satış yaparak bir ilke imza attım. Sonra Viva BT adlı bir firmada “Ürün Müdürü” Pozisyonunda bulundum ve yaklaşık 6 yıldırda kendi şirketim olan “TrendTech” firmasında tüm süreçleri yönetmeye devam ediyoruz. Baktığınızda kopamadığım bir 10 yıllık deneyim var. Neredeyse “Herşey” ini biliyorum Microsoft Türkiye ofisinin. Herşeyini bildiğim ve çok fazla şey bildiğim için çoğu insan Türkiye ofisinde ve Distribütörlerde beni sevmezler. Çünkü çoğu çalışanın foyasını meydana çıkardığım ve düzenlerini bozduğum için.

Arkadaşlar bir marka bir ülkede ticari faaliyetlerini büyütmek için ofis açar ve büyür. Bu süreçlerde de kendi süreçlerini ofis açtığı ülkeye sirayet ettirmeye ve kültürünü de o ülkeye getirmeye çalışır. Tüm üreticilerde bu böyledir. Ancak Türkiye’de bu kültür adam gibi gelememektedir. Çünkü maalesef paranın yüzü tatlı oluyor ????

Bir diğer konu: Bir üretici firma bir ülkeye girip satışlarını arttırmak istediğinde, distribütörlükler verir sonrada iş ortaklarını büyütmeye başlar, ya da tam tersi önce iş ortakları oluşturup sonra distribütörlüklerle süreci büyütmeye devam eder. Ancak iş ortaklarına geldiğinde konu asıl olması gereken: iş ortaklarını yarı yolda bırakılmaması, hak edişlerinin doğru yönetilmesi ve eğitilmesi gerekir. Yurtdışında Microsoft ve diğer üreticiler, iş ortaklarını belirlerken, bazı kriterler veya gereksinimler talep ederler. Bu da üreticilerin değerlerini koruyabilecek iş ortakları olması gerektiği içindir. Çünkü ürünlerine yatırım yapan iş ortaklarını teşvik etmek ve para kazandırmak esas amaçtır. Lâkin Türkiye’de şöyle bir örnek vereyim gerisini siz anlayın: Microsoft dünyasında tüm dünyada uzman ve ürünlerinin satış yetkisine sahip yaklaşık 6.500 iş ortağı varken( belki daha az), Türkiye’de sadece bu sayı 27.000 iş ortağı sisteme kayıtlı olarak görünmektedir. Buda şunu ifade ediyor; sokaktan geçen herkesi iş ortağı yapıyor, hatta Action Pack (İş ortağı özel şirket içi kullanım paketi) ürünlerini kullanıp daha ucuza lisans maliyetlerini getirmek isteyen onlarca İnşaat firması da Microsoft sisteminde yetkili satıcı olarak görünmektedir.

Eğitim Şart

Gelelim diğer bir konu olan eğitim platformlarına. Şunu itiraf etmek gerekiyor: Dünyada kendi ürünlerinin detaylı içeriğini paylaşan ve pek çok makale, içerik, videolu anlatım vs. yapılan marka Microsoft. Bunu kimi zaman kendi bloglarında, kimi zaman kendi eğitim platformlarında, kimi zamanda ayrıca paylaşım yaptığı web siteleri söz konusu. Ciddi anlamda ne arıyorsanız tüm detayları neredeyse %99 oranında bilgi bulabiliyorsunuz, ancak bu bilginin %90 civarı İngilizce bilgi. Şimdi diyeceksiniz ki o kadar Bilişim sektöründekiler bir zahmet İngilizce bilsin diyorsunuz, doğru kendinizce haklı olabilirsiniz, ama ben İngilizcesi yetersiz olan genç kardeşlerimizi, bilgi işlem yöneticilerini düşünüyorum. Yine de eleştirecekseniz sizlere de şunu söyleyeyim: İngilizce bildiğinizi zannedene kadar TÜRKÇE cümle kurmaya daha çok zaman ayırsaydınız en azından bildiğinizi zannettiğiniz cahilliğinizi ortaya çıkartmazsınız!

Bu konuyu gerekirse ayrıca gerekirse tartışabiliriz ama bu konuda ciddi bir netliğim var ve her zaman şunu söylüyorum. Türkçemize sahip çıkmamız gerekiyor ve ana dilimiz TÜRKÇE. Bu yüzden bilişim sektöründe de diğer sektörlerde olduğu gibi “TÜRKÇE” içeriklerin sayısı artması gerekiyor. Bu konuda değer veren Çözümpark ve MsHowto gibi değerli platformlara bir kez daha gerçekten teşekkür etmek istiyorum. Bunların daha çok artması ve büyümesi gerekiyor. Gençlerimizin de girişken olup bu platformları bilgiyle doldurmak ve kendilerini geliştirmeleri gerekiyor.

Aslında bu süreci pek çok kez dile getireceğiz ve gerçekleri biraz ortaya koymaya devam edeceğiz. Bunun başlangıcını eski distribütörlerden birinde Satış Direktörü olan sevgilimi abimiz “Hulusi Kahraman” ile “Dertleşiyoruz” programında kısmen detayları ile anlattık ve anlatmaya devam edeceğiz. Sohbetin devamını izlemek isterseniz aşağıdaki link üzerinden izleyebilirsiniz.

Daha önce de bahsettiğim gibi; süreçler aslında olması gereken şekilde düzgün ve sistematik gidebilecek bir fırsatı varken, maalesef büyük üretici firmaların Türkiye temsilcilerinde çalışan arkadaşlar, çalıştıkları markalardaki “Ego” fantezilerinden çıkamadıkları için kendilerini çok yukarda görüyorlar. Mesela şöyle bir örnek vereyim size: Normalde üretici firma iş ortaklarına özel online yada offline olarak eğitimler vermesi gerekir ki güncel lisanslama ve satış bilgileri konusunda eksik yerleri iş ortakları düzeltsinler. Benim yaşadığım olay ise; zamanında Arena’da çalışırken, Microsoft çalışanlarının verdiği eğitimlerde yanlışlarını düzeltip benim çalışan bir distribütör personeli olarak eğitim vermemle son buldu Ayrıca yaklaşık 10 yıldır bu markanın ekosistemi içerisindeyim, genel bir iş ortağı lisanslama eğitimi bir kere bile olsun yapılmadı. Sadece yandaş iş ortakları ile (yaklaşık 50 partnerdir bu sayı) bunları güzel bir yerlere götürüp eğlendirip, yedirip içirip sonra sipariş geçmeleri için yalvardıkları süreçler olarak tamamlarlar.

Uzmanlık mı ne Uzmanlığı?

Uzmanlıkları ele alalım. Özellikle SAM süreçlerinde bahsetmeyi unutmuş olabilirim. Ama SAM süreçleri için alması gereken online sınav sertifikasyonunu almaya gerek kalmadan, 1000$’sık bir ücretle isteyen tüm iş ortakları “SAM İş Ortağı” olabiliyor. Yani para karşılığında yetkinlik alma olayı dünyada sadece bizde söz konusu düşünün ki öyle bir süreç yönetiyorlar ki, globalde yasak olan ve Audit dediğimiz deneyimlere sebebiyet verebilecek süreçlerde dokunulmazlıkları var. Tabi bunun altında bunu kabul etmelerinin sebebi şu: Microsoft Türkiye cirosunun %80’den fazlasını “SAM Envanter Süreçleri” üzerinden gerçekleştirdikleri ve yeni satış becerisine sahip olamayan İş Ortakları Yöneticilerine sahip oldukları için zorunlu kabul ediyorlar, bunu da çok az insan bilir Normalde uzmanlıkları alabilmeniz için, eğitimleri tamamlayıp, ardından Microsoft’un kendi eğitmenlerinin girdiği online sınavları geçmeniz gerekiyor. Ama bunların çoğunu cüzi ücretler karşılığında para verip hızlıca sertifikalarınızı kendinize ya da şirketinize eklettirebiliyorsunuz buda mümkün olan ayrı bir süreç

Normalde aslında uzmanlığı olan iş ortaklarına daha çok katma değer sağlanması açısından, iş ortağı yöneticisi ataması yapılır ve iş ortağının gelişmesi için Microsoft kaynaklarını kullanması konusunda yol haritası çıkarması gerekir. Acı gerçeği sizlerle paylaşayım; İş ortağı yöneticisi olan kişilerin çoğu benim eski arkadaşlarım ama maalesef hepsinin yaptığı tek görev var: Her ay yöneticilerinin vermiş olduğu satış hedeflerini, sahip olduğu iş ortaklarına büyüklüklerine göre kendi hedeflerini verip prim kazanmak için iş ortaklarının sırtına büyük yük bindirirler. Ben bunu 2011-2012 yıllarında pek çok kez olmaması gerektiğini aktarmama rağmen, pek çok kez iş ortağı yöneticisi ve üst düzey yöneticisi olan zavallılardan “Tenkit ve Yöneticilerime şikayetler” aldım. Fakat ben tanımadıkları için arkadaşlar pek çok yönden benden darbe aldıklarını sonradan farkettiler ve şirketimin uzmanlığı var olmasına rağmen, İş ortağı atanmayan, ayrıca atanmış olsa bile hedef verilmeyen tek iş ortağı TrendTech olarak benim şirketim olmuştur. Bu yüzden de Orta Doğu ve Avrupa bölgesine benim şirketimi pek çok arkadaşım şikayet etmiş ve raporlarda “yetersiz ve beceriksiz” iş ortağı olarak raporlamalarına rağmen, hala merkez Amerika ve Avrupada iletişimde oldukları ender iş ortaklarından biri olmanın mutluluğunu yaşıyorum.

Bazı projelerde bu iş ortakları yönetici arkadaşların, projesi olan iş ortaklarının işlerini sırf nakit alabilmek adına başka tanıdığı iş ortaklarına kayırdıkları ve operasyonları bu şekilde yönettikleri pek çok detay var. Ama bunları henüz anlatmayacağım. Bunları sevgili abimiz Hulusi Kahraman ile programlarımızın devamında anlatmaya devam edeceğiz. Bir iş ortağının yaklaşık 7.000 $ olan hak ediş (rebate)’inin 10 yıl ödenmemesi ve bunun raporlama sorumlusunun Microsoft Türkiyedeki zavallılar olduğu ve ben bu bedeli tespit edip raporlamama rağmen yine tehdit almamı, hak edişi olmayan iş ortağına durduk yerde hak ediş sağlayıp uzmanlıklarından sonra hak edişleri distribütörlere aktaran çalışanların olduğu gibi pek çok eğlenceli şeyler hakkında detayları paylaşacağız.

Bizi izlemeye devam edin, keyifli diziler yeni başlıyor

Eski Lisanslama Uzmanı, OEM lisanslama Gurmesi

ÖNCEKİ
SONRAKİ
TALEP FORMU
Burak
Akmeşe
Markanızı Düşünen Çözümler

Burak Akmeşe
Bana ulaşın.