BTK verilerin çalındığını doğruladı ama ceza yok!
Vay halimize vay. " bu da olmaz artık" dediğimiz neredeyse herşey başımıza gelmeye frensiz ve limitsiz bir hızla gelmeye devam ediyor. Önce bana göre "aptal bahanesi" ile insanları kandırmaya çalışarak Instagram erişimleri engellendi, ardından BTK'da verilerin çalındığı doğrulandı. Peki asıl soru şu suç kimde?
Bir önceki yazmış olduğum yazıda, Instagram tarafında ülkemizin ekonomisinde yaşanan "kaos öncesi deprem" etkisi ile ciddi esnafın zarar gördüğünden bahsetmiştim. Bunun bile sorumluluğu alınıp "evet kobi ve esnafımızı mağdur ettik telafi edeceğiz" diyemeyecek kadar ödlek, korkak ama bir o kadar da insanları "tehdit" eden bir yapıda, beni oldukça şaşırtan durum ise, BTK tarafında mülteci verileri de dahil çalınması ve bunun kabul edilmesi oldu. Çünkü normalde 20 küsür yıldır yapılan klasik bahane "dış mihraklar" ya da "kandırıldık" ya da "aldatıldık" bahanelerinin arkasına saklanıp gerçekten yaşanan olumsuzluğu, sorumsuzluklarını ve başarısızlıklarını itiraf edemiyorlardı. Şimdi bu ilk defa bir itiraf olarak ortaya çıktı bence büyük bir adım olarak görüyorum. Ama bunun olması çok basit. Neden mi, çünkü "artık koltuğumuz altımızdan gitmek üzere bari sevap kazanıp sevecen olalım dürüstlük dediğimiz bir kelime var onu kullanalım" modunu açtıkları bariz görünüyor.
Şimdi kritik nokta aslında şu: Regülasayonlar var mı var, kanunlar var mı var, ceza müeyyideleri var mı var, peki kim ceza alacak yada suçlu kim? Benim genelde bu olay olduktan sonra bana yaklaşık 30 kişi direk mesaj gönderdi ve yorum sordu: "bununla ilgili cezayı kim alacak" maalesef benim yanıtım ise şu oldu: "Minareyi yapan ile çalmak için kılıf yapan aynı kişi ise kimse ceza almaz" dedim. Çünkü buradaki olay aslında ceza değil. Yıllardır Bilişim ve Teknoloji sektöründeki ben dahil pek çok sektörlerimizdeki deneyimli, tecrübeli, uzman arkadaşlarımız tüm bakanlıklarımızın, tüm kurumlarımızın büyük güvenlik zaafiyetleri olduğunu bas bas bağırıyorlar. Yıllardır da o kurumlara hizmet veren bazı "vasıfsız" şirketler ise " biz herşeyini yapıyoruz" tripleri ile her seferinde giden memleket verilerinde ceza bile almıyorlar. Ben şahsi fikrimi söyleyeyim: bu kurumlarda kimler bu alanda danışmanlık veriyorsa direk cezalar onlara yansıtılmalı! Çünkü devlet yönetimi adam gibi bir araya gelip alanındaki gerçekten işin tecrübeli kişi ve ya şirketleri bir araya toplayıp "Memleket verileri elden gidiyor koruyalım burayı ne gerekiyorsa yapın!" diyemeyecek kadar düşünmeye zamanları olmadığı için bunlar maalesef başımıza gelmeye devam edecek.
Yaklaşık 2 yıl neredeyse pek çok Bakanlığın Bilgi İşlem altyapısı ile ilgili danışmanlık vermeye, ihale şartnameleri yazmaya çalıştım ne yazıktır ki bir tane proje ihalesi bile yazmış olmamıza rağmen ne ihale yapıldı ne bizler ihale tekliflerine bile giremedik. Ama olsun en azından o günden bugüne kimlerin hangi makamlarda hangi "vasıfsızlık ve yetkinsizlik" kapasitelerinde olduklarını level level görme tecrübesine sahip oldum. Artık bu düzensizlik değişecek mi, bence değişmeli artık. Çünkü insanlar bazı şeyleri artık görmeye başladı ve zorla görmeye başladı. Bununla birlikte insanlar "Yeter Artık" demeye başladıkları sesler çıkmaya da başladı. Bu yüzden söylediğim şey değişmeyecek ama bazı şeyler değişecek bu belli oldu.
En basitinden insanlar şu anda bile şunu öğrenmiş oldular: " Kayıtlı mülteci sayısı 23 milyon civarında!" şimdi bunun vereceği yankı henüz daha oturmadı diye düşünüyorum. Ancak farkedenler sosyal medyanın gücünü kullanarak yoğun bir şekilde eleştiri, dalga geçme ve isyanlarını dile getirdiler ve getirmeye devam ediyorlar. Gündemler değişsin diye farklı konular günümüzde ortaya çıksa da, artık olan oldu ve bunun önlemi alınması gerekiyor. Elbette %100 güvenlik yok ve büyük tehdit altındayız. Pentagon'da hackleniyor, Fransa'da hackleniyor, başka ülkelerde de zaafiyetler elbette oluyor. Ama bizim taraftaki durum maalesef "gün gelir duruma göre bakarız" mevzusuna dönmeye başladı.
Genelde ben birşeyler yazdığımda veya eleştirdiğimde hemen birileri avukatlık yapıp savunmaya geçmek için arıyorlar ama çözüm bunda da var. Hükümet tarafı STK'lar ve sektörel işi iyi bilen danışmanları toplayacak bununla ilgili önlemler alınması için danışman kurulu (Âkil insanlar komitesi değil) kuracak ve herkes el birliği ile birlikte çalışarak, birlikte hızlı şekilde çalıştaylar ile maksimumu güvenliği sağlamak için uğraş verecek. Açık söyleyeceğim ülkemizde ve sektörümüzde bu konuda ciddi destek verecek insanlar var mı? Kesinlikle var hatta çok fazlasıyla var. Bu kişiler de mevzu memleket meselesi ise birbiri ile hiçbir sorun yaşamadan çalışabilecek, kapris yapmayacak, trip atmayacak yüzlerce kişi var. Ama sorun şu; bu kişileri kim toplayacak?
Umarım herkes bir an önce durumun kritikliğinin farkına varır ve yaptığı işleri hakkıyla yapan kişiler doğru konumlara geçer ve takım oyunu içerisinde çalışmayı öğrenirler diyelim.
Maksimum güvenli minimum riskli mesailer dilerim.